İstanbulda yaşayan Amasyalılar bir araya gelerek, yapılan bölgesel toplantılarda, önümüzdeki yerel seçimlerde veya bilahare yapılabilecek seçimlerde, çeşitli partilerden aday çıkararak, bu adayların kazanmaları için birlikte çalışılarak, bundan sonra yönetilen değil yönetici olmak istediklerini belirttiler. En azında yerel yönetimlerde kendilerinin de bir temsilcisinin olmasını istiyorlar. Bu istek haklı ve yerinde bir istek.
Aday nasıl çıkarılacak; 1-Partilere üye olunacak; 2-Bölgesel toplantılar yapılacak, 3-Bölgesel toplantılarda alınan kararlar doğrultusunda, gösteri merkezlerinde veya spor salonlarında daha büyük gövde gösterileri yapılacak, 4- Bu gösterilere İl Başkanları, Milletvekilleri ve Genel Başkanlar davet edilecek. 5- Seçimlerde gösterdikleri adayları listelerde seçilebilecek sıraya yerleştirtecekler, böylece Amasyalıların da temsilcisi yerel yönetimlerde yönetici veya genel seçimlerde milletvekili olarak seçilmiş olacaktır.
Tabiî ki bu bir taktik. Bu taktik bir nevi partilere baskı unsuru oluşturmaktadır. Niçin baskı yapıyoruz? Onun adamını seçme benim adamımı listenin başına yerleştir diyoruz. Kime diyoruz? Parti başkanına ve yöneticilerine. Bu seçim şartlarında başka da başvurulacak yol bulunamamış. Başarıya ulaşılabilinir mi ? Birlikte hareket etmeye bağlıdır. Sonuç olarak yine aynı seçim sistemiyle devam.
Ancak; Biz bu taktiğin yanı sıra halka Seçim Sistemini anlatsak; desek ki; arkadaşlar, Millet Vekilini, Belediye Başkanını, İl Encümen Azalarını, Belediye Encümen Azalarını Parti Başkanı, İl başkanı ile birlikte İlçe Başkanları seçiyor; hatta ve hatta delegeleri de parti içindeki gruplar yarış halinde, senin delegen, yok benim delegem diye delegeleri de yöneticilerin veya yöneticiliğe aday olanların seçtiğini biliyor muydunuz? Bize de bunu demokrasi olarak yutturuyorlar. Maşallah Dünyada ele geçmeyecek demokrasi bizde deyip seçim sistemini deşifre etsek olmaz mı?
Biz sadece bunlara oy veriyoruz, biz bu kişileri seçmiyoruz, bize seçtirtiyorlar, seçtirdikleri kişileri dahi tanımıyoruz, bilmiyoruz. Bu kişiler meclise gittiklerinde çıkarılan yasalar bizim için değil, parti başkanlarının istekleri doğrultusunda oluyor deyip deşifre etsek olmaz mı? Biz bunu kabul etmiyoruz, bu bir dayatmadır, halk kendi adayını ön seçim yaparak kendisi belirlesin deyip, halka bunları anlatsak, buna göre taktik geliştirilse Seçim Sistemini değiştirmek için bütün partilere baskı oluşturulsa, gerçek demokrasi için mücadele verilse olmaz mı?
Biliyorsunuz, dayatma usulü bize seçtirilen bu kişiler, yerel yönetimlerde söz sahibi olduklarında, hizmet verirken önce kendi parti yandaşlarına iş vermeye çalışıyorlar, daha sonra diğerlerine. Örnekleri çoktur, basından olsun Televizyonlardan da takip edildiği kadarıyla Devlet kademelerine yapılan atamalar olsun, ihaleler olsun, bir kılıf uydurulup, yönetmelik çıkartılıp uygulanabiliyor. Bu da gösteriyor ki, hak etmeyen kişilerin Devletin yönetim kadrolarını getirilip böyle sıkıntılar doğurabiliyorlar. Gelişmiş ülkelerde böyle bir şey yok ve de olamaz.
Benim bu sözlerim, sadece bir partiyi değil, bütün partileri kapsıyor. Çünkü bu partiler göstermelik olarak bizde bu seçim sisteminden memnun değiliz şeklinde halkın nabzını tutmak için gündeme getirirler. Hadi gelin bu seçim sistemini değiştirin, değiştirmezler. daha sonrada unutulup gidilir. Türkiye ve Türk Halkı bu göstermelik seçim sistemini, sunulan bu göstermelik demokrasiyi hak etmiyor. Türk Halkına yakışan, insan haklarına saygılı, Demokratik ve Laik Cumhuriyeti savunan Gerçek ve Tam Demokrasidir. Diyorum, hepinize saygılar sunuyorum.
Kamil DEMİR
Adef Eğitimden sorumlu Başkan Yrd.
( Emekli Eğitim Müfettişi )