Bugun...
Memleket dendiğinde gözleri dolan bir insanım ben...


Koral YÜKSEL
Koral YÜKSEL
 
 

Memleket dendiğinde gözleri dolan bir insanım ben...

Çok vakit geçiremedim oralarda ama bu benim suçum muydu bilemedim hiç. Daha bir yaşındaymışım,  geçim sıkıntısı çekerken yeni umutlar,  daha iyi şartlar ve daha iyi bir gelecek arayan bir ailenin oğlu olarak terk ettim bende diyarımı.          Yıllardır Anadoludaki insanlarımız hayat şartlarını iyileştirmek adına sözüm ona büyük şehirlere göç ediyorlar. Benim ailemde bu kervana 80 li yıllarda katılıp İstanbul gurbetine çıkmışlar...İstanbul da beş çocuk daha yetiştiren ailemin en küçük çocuğu olan ben Koral YÜKSEL  en şanslılarıydım sanırım. Çünkü en küçük olmanında savunmasızlığıyla birlikte hep ayrı tutuldum diğer kardeşlerimden. Her fırsatta memleket ziyareti amacı güden ailem bütün özel günlerde benide alıp gittiler yanlarında. Bütün düğünler, bayramlar, cenazeler fırsat olmuştur  sıla hasretini gidermeye...İyi ki şanslıymışım, iyiki küçükmüşüm ki  her sılaya dönüşte benide almışlar yanlarına ve bende bukadar uzak olmama rağmen bir okadarda yakın büyümüşüm toprağıma. Tabi her gidişimiz sevinçlerle dolu olmamıştır. Cenazeyse eğer sebebimiz bütün o kederin içinde bir parçada mutluluk serpilmiştir içime, sebep ne olursa olsun yüzüm değecekti  memleketimin toprağına. Sizin anlayacağınız büyük üzüntülerde bile küçük mutluluklar arar olduk gurbet ellerde.

Tatillerde köyümde olduğum kadar mutlu olmayı öğrenemedim bu şehirde. Yaşadığım şehirde çok güzel  bir şehir, geçimimi sağladığım, çocuklarıma gelecekleri  için çabalar sarfettiğim  ve hatta bir çağın kapanıp başka bir çağın açılmasına şahitlik etmiş dünyanın en büyük metropollerinden biri.  Ancak yinede benim meleketim değil arkadaş. Oda benim Aziz Vatanımın bir toprağı ama dedimya benim memleketim değil arkadaş...Siz hiç bilirmisiniz metropolün pis havasını içine çekip kendini memleketinin temiz havasını solumuş gibi hissetmeye zorlamayı, şehrin sokak lambalarını kendi diyarlarımın ağaçları sanmayı, evinizin balkonuna çıkınca gözünü kapatıp kendini yaylanın doruğunda esen serin rüzgarın karşısında düşünmeyi, dolaptan aldığınız bir bardak suyu toprağımdan çıkan soğuk su niyetiyle içmeyi yada ne bileyim şehrin etrafını zehirli gaz bulutları salmışken köyünün tepelerini bereket bulutları sarmış gibi görmeyi, kendini fotoğraflarla avutmayı....

Bunları ben iyi bilirim çünkü sıla hasretini yüreğinde yaşayan biriyim..Belki diyeceksinizki  ‘’ çık gel be kardeşim bukadar özlüyorsan ..! ‘’Geleceğim tabi ancak yıllar geçti ve İstanbulla birlikte bende büyüdüm. İstanbula sığamıyorum artık! Çocuklarımı kendi örf ve adetlerinden uzakta yaşatmaya dayanamıyorum ama gelmeden önce hazırlamam gereken bir gelecek var orada. Şimdi doğduğum topraklara faydalı olabilmek adına Dernek faaliyetleri  içinde bulunup gelebilmek için her fırsatı değerlendiriyorum. Topluma, insanlığa ve en önemli olanı Amasyamıza fayda sağlayacak her türlü projenin sonuna kadar destekçisiyim. Bunların neticesinde şartlar olgunlaşınca artık nüfusum orada sayılacak, ruhum oradayken bedenimin burada yaşamak zorunda kalmayacak ve memleketimde son bulacağım...Yazımın başında sormuşumya memleket mi sevda mı benimkisi diye, şimdi söyleyeyim ‘’ Memleket Sevdası ‘’benimkisi Dostlar.


Umarım bütün gurbetçi kardeşlerimiz bir gün sılaya dönme sevincini yaşarlar ve etrafındaki insanlarıda bu fikre yönlendirirler. Çünkü inanın buralarda hayat yok. Yaşamakta, sevinçte, üzüntüde, hayal kırıklığıda insanın toprağında güzel. Metropollerde insanlığımız, onurumuz, ömrümüz, çocuklarımız, geleceğimiz yozlaşıp çürürken sıla hasreti çekmeye gerek yok. Yaşayacaksakta toprağımızda öleceksekte toprağımızda ölelim. İşte ben buyum sevgili dostlar;İlk yazım olması sebebiyle biraz kendimden bahsetmek istedim ama bundan sonraki yazılarda topluma faydalı, ufkumuzu genişletecek, yararını zararını tartışabileceğimiz, bilinç sahibi olacağımız konular ele alacağım. Boşa vakit geçirmemeniz dileğiyle...

Çağdaş Amasyalılar Derneği Bşk. Yrd. Koral YÜKSEL

Bu yazı 23013 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
YUKARI