Bugun...
FİLİSTİN …..


Nergül YILMAZ
Nergül YILMAZ
 
 

Gazze olayları ile birlikte Filistin yeniden herkesin ilgisini  çekti.

Dünyanın her yerinden milyonlarca insanın nefret duyguları  İsrail ve yaptıkları  karşısında hat saffaya  ulaştı.
 Nedeni ise oldukça basit; ABD başta olmak üzere birçok emperyalist ruhu taşıyan ve Batılı ülkeler İsrail’in katliamlarına destek vermiştir. 
Bundan cesaret alan İsrail, 340 kilometrelik Gazze’ye Amerika’nın Irak’a attığı bombaların üç katını attı; çoğu kadın ve çocuk başta olmak üzere  katliam  yaparak Filistinlileri öldürdü; yaraladı ya da sakat bıraktı ve evlerinin %90’nını yakıp yıktı.
Peki bunu İsrail ilk kezmi yapıyordu ? Hayır .
Osmanlı’nın 1917’de bölgeden çekilmesiyle İngilizler Filistin’i işgal edince Siyonistler dünyanın dört bir yanından Yahudileri daha yoğun bir şekilde Filistin’e taşımaya başladı. Yahudiler kurdukları Haganah, Stern ve Ergun gibi terör örgütlerle Filistinlilere yönelik katliamlar yaptı. 1947’ye gelindiğinde ABD devreye girdi. BM’i kullanarak Filistin toprağının yarısını alarak Yahudilere verdi ve İsrail devletinin kurulmasını sağladı.
O gün bugün coğrafyamızda kargaşa, gerginlik, düşmanlık ve savaşlar bitmedi.
1967’de Filistin’in geri kalan topraklarıyla Mısır’ın Sina, Suriye’nin Golan ve Lübnan’ın Şabaa bölgelerini işgal eden İsrail, 2005 sonu Gazze’den çekildi ama orayı kuşatma altında tuttu ve  Batı Şeria’da işgalini sürdürdü.

Ortadoğu'da Hamas'ın İsrail'e saldırılarıyla başlayan çatışma, Türkiye'de çok farklı kesimlerden, farklı tepkilere neden oldu.
Türkiye'nin sağ partiler ile sol partiler, belki de ilk kez olmasada  uzun süreden sonra ilk kez aynı noktada buluştular. İsrail'in Filistin halkına yönelik yıllardır süren tecrit, ötekileştirme, hatta ırkçı politikaları üzerinden hem fikir oldular. 
Batı Şeria'da El Fetih ise direnişi bırakıp, İsrail'le uzlaşma yolunu seçti. Ancak bu yol da, bir yandan İsrail'in izlediği bitmek bilmeyen tecrit ve Filistin kontrolündeki toprakları küçültme politikaları, diğer yandan El Fetih liderlerinin karıştıkları yolsuzluklar nedeniyle, Filistin halkının çıkarına olmaktan çıktı. Filistin halkı, Gazze'deki İslamcı Hamas militanlığı ile Batı Şeria'daki -deyim yerindeyse- "işbirlikçi" yolsuz yönetim anlayışı arasında sıkıştı kaldı.
Filistin davasına Müslüman dünyadaki bakış açısı zaman içinde değişti; Artık Arap ülkeleri Filistin meselesine artık ne "ümmet", ne "Arap davası" gözlüğüyle bakıyor. Bunun en çarpıcı kanıtı, İsrail'e Hamas'ın büyük bir saldırıya hazırlandığını haber verenin, kendini "Arap dünyasının liderlerinden" sayan Mısır'ın istihbaratı olması.
Buna Mısır Cumhurbaşkanı Sisi'nin Hamas saldırılarının ardından bir açıklama yayınlayarak "Benim birinci sorumluluğum Mısır ulusal güvenliğidir" demesi oldu. Bununla bağlantılı olarak Mısır yönetiminin ağır İsrail bombardımanı altındaki Gazze'den çıkmak isteyen sivillere Refah sınır kapısını açmamasını da eklemek gerek. Mısır böylece Türkiye'nin Suriye iç savaşında yaptığını yapmayıp, en yakınındaki Arap toplumuna, üstelik böylesine kritik bir zamanda, "açık kapı" Birleşik Arap Emirlikleri mesela, Şam'daki Esad rejimine "Hamas-İsrail çatışmasına karışmayın" mesajı verdi. 
"1948 yılları savaşında bölgede İngiliz mangası vardı ve İngilizler Filistin topraklarının çoğunu İsrail’e verdi. 1967 ve 1973 yılları  savaşlarında başta ABD olmak üzere tüm emperyalistler İsrail’in arkasındaydı. 

İsrail, Ortadoğu’da emperyalizmin 'koçbaşı' rolünü üstlenmişti. Kudüs’ün İsrail başkenti ilanını ilk ABD tanıdı ve hemen elçiliğini taşıdı. İsrail özellikle ABD için 'özel bir ülke' ve stratejik müttefik oldu. İsrail siyonizmini Filistinlilere yönelik saldırı ve zulmünde cesaretlendiren en büyük  destekti. İsrail, 1967 savaşının ardından işgali kınayıp işgal topraklarının boşaltılmasını isteyen BM ( Birleşmiş Milletler)’in göstermelik 242 sayılı kararını bu desteğe dayanarak hiçe saydı.

"Filistin halkı dişiyle tırnağıyla mücadele ediyor. 1950’lerin sonlarında ilk olarak orta sınıfın öncülüğünde Filistin’den sürüldükleri Mısır ve Kuveyt’te el Feth olarak örgütleniyorlar. Feth 1969’da Batı Şeria’daki Kareme’de karşısına dikildiği İsrail ordusunu püskürtüyor. Arafat aynı yıl FKÖ (Filistin Kurtuluş Örgütü)’nün başına geçiyor. Bu arada çok sayıda Filistin direniş örgütü kuruluyor. Sonuncu olarak HAMAS kurulmuştur.
İsrail, el Feth’in gücünü kırıp Filistinlileri bölmek amacıyla HAMAS’ın kuruluşunu teşvik edip destekliyor. Tıpkı Amerikalı emperyalistlerin Afganistan’daki Rus işgaline karşı hatta kuruluşuna ön ayak oldukları el Kaide’yi desteklemeleri gibi.
Arafat uzlaşmacılık yolundan ilerleyip 2000’de Clinton’un gözetiminde Camp David’te İsrail Başbakanı Barak’la İsrail’in hiç uymadığı anlaşmayı imzalayınca zaman HAMAS’ın lehine çalışmaya başlıyor.
Dönemin modası 'ılımlı' sıfatıyla dincilik, İslamcılık! ABD Ortadoğu’da 'ılımlı İslam'ı destekliyor. Başta 'ılımlı' olan HAMAS, Müslüman Kardeşlerin Filistin şubesi ve giderek radikalleşiyor. El Feth karşısında Gazze seçimlerini kazanıyor."

"1987’de Mısır’daki Müslüman Kardeşler’in Filistin kolu olarak kurulan Hamas, Filistin davasını fiziki olarak böldü. Batı Şeria, Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) yönetiminde kaldı. Gazze ise Müslüman Kardeşlerci Hamas’ın yönetiminde!
Hamas bütün İslamcı odaklar gibi, Filistin davasını, Hıristiyan-Yahudi uygarlığı İslam Uygarlığı arasındaki 'Medeniyetler Savaşı' stratejisinin alanına çekti.
Şeria’daki FKÖ yöntemi de İsrail ve Batı emperyalizmi ile uzlaşarak laik ve demokratik bir Filistin yerine kendisinin de bir biçimde yönetimde kalacağı iki devletli çözümden uzak bir kısmi özerkliğe razı bir çizgiye çekilmişlerdir.
Böylece Filistin davası dünyanın antiemperyalist güçlerinin gündeminin üst sıralarındaki yerini kaybetmiştir. Bu yüzden bugün gerici ve emperyalist güç odakları, halkların baskısından çekinmeden İsrail’in arkasında olmakta bir sakınca görmemektedir.
"HAMAS’ın saldırı sebebi neydi ?
Çünkü;
- Filistin meselesi uzunca bir süredir dünya gündeminde değil.
- İsrail tarafı Trump döneminde de Biden döneminde de hem ABD’den hem de Avrupa ülkelerinden büyük destek alıyor.
- Arap-İsrail normalleşme süreçleri ile birlikte rüzgâr hepten Filistinlilerin aleyhine döndü.
Kısacası sadece HAMAS değil Filistinliler tamamen bir çıkmaza girdi. Bu nedenle, HAMAS’ın bazı uzmanlarca kamikazeye benzetilen saldırısı geldi. Elbette HAMAS’ın saldırıları sırasında ortaya çıkan vahşeti onaylamak mümkün değil ancak bu görüntüler İsrail-Filistin meselesinin on yıllardır içine düşmüş olduğu şiddet sarmalının da bir göstergesi."
"Bugün Filistin halkının başına gelenler coğrafyaya biçilen emperyalist kader olarak  göz ardı edilmemeli .

Bu yazı 589 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

VİDEO GALERİ
FOTO GALERİ
YUKARI